Basında (2002-2022)

8 Mart Haftası SES’in Kadın Mentorlük Yürüyüşü ile başladı

SÖZCÜ E-GAZETE: https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/8-mart-haftasi-sesin-kadin-mentorluk-yuruyusu-ile-basladi-6996811/

SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği’nin kadınların bilgi ve deneyimlerini birbirleriyle paylaşarak kadın dayanışmasını güçlendirmek amacıyla üçüncü kez düzenlediği Kadın Mentorluk Yürüyüşü etkinliği Maçka Sanat Parkı ve Ataşehir Mozaik Park’ta gerçekleşti
Yayınlanma: 12:00 - 08 Mart 2022
8 Mart Haftası SES’in Kadın Mentorlük Yürüyüşü ile başladı
Toplumsal cinsiyet eşitliğini savunmak, sürdürülebilir kalkınma amaçlarına ulaşmak ve bu sayede Türkiye'de ve dünyada eşitliğin, barışın hâkim olduğu bir dünya düzeni için dayanışmayı desteklemek üzere kurulan SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği'nin kadınların deneyim ve bilgilerini paylaşmalarına imkân vermek için düzenlediği Kadın Mentorluk Yürüyüşü bu yıl 6 Mart Pazar günü 12.00-14.00 saatleri arasında Maçka Sanat Parkı ve Ataşehir Mozaik Park'ta gerçekleşti.

Etkinliğe, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, CHP 24. Dönem Milletvekili Sena Kaleli ve Prof. Dr. Büşra Ersanlı, Prof. Dr. Hülya Tanrıöver, Prof. Dr. Nazire Akbulut ve Kagider Başkanı Emine Erdem'in de aralarında bulunduğu yüzlerce kişi katıldı.
SES Eşitlik ve Dayanışma Derneği Kurucu Başkanı Gülseren Onanç etkinlikte yaptığı konuşmada şunları söyledi:
*İki yıl boyunca birbirimizden ayrı kaldık. Yan yana, omuz omuza, kol kola olmayı çok özledik. Yüzyıllardır cinsiyet eşitliği mücadelesi veren kadınların hala önünde gidecek o kadar uzun bir yol var.  Bir gün Türkiye'de ve Dünyada eşitlik olacaksa bu ancak kadınların direnişiyle ve dayanışmasıyla mümkün olacak.
*Kadın Mentorluk Yürüyüşü ile daha çok deneyimli kadınlar ile yolun başında olan kadınlar arasında dayanışmayı hedefliyoruz. Buradan Ukraynalı kadınlara da selam yollamak istiyoruz. Onlarla dayanışma içerisinde olduğumuzu söylemek istiyoruz.
*Tek yolun barış olduğunu yeniden, buradan bütün dünyaya söylemek istiyorum. Barış müzakereyle, diplomasiyle, kadınların müzakere süreçlerine katılımı ile mümkün olacak. Bugün kadın dayanışması ile İstanbul daha güzel bir şehir olacak.
*Biz konuşup birbirimizden ilham aldıkça Türkiye ve dünya daha güvenli bir yer olacak. Bu hafta barış ve eşitlik taleplerimizi daha yüksek seslendireceğiz.

SES Kadın Mentorluk Yürüyüşü nedir?
Bu yıl üçüncü kez düzenlenen SES Kadın Mentorluk Yürüyüşü, Merkezi Washington'da olan Vital Voices derneğinin, dünyanın 165 şehrinde uyguladığı Küresel Kadın Mentorluk Yürüyüşü'nün bir parçasıdır.
Yaşamın farklı kademelerinde, farklı deneyimlerde, farklı yetkinliklerde, farklı yaşlarda olan kadınların bir araya gelip eşleşerek, birlikte yan yana yürüdükleri, birbirlerinin tecrübelerinden öğrendikleri, iki kadın arasında etkinlik süresince devam eden veya karşılıklı arzuya göre sonrasında da devam edecek olan mentor-menti ilişkisinin kurulduğu bir kadın dayanışması projesidir.

------------------------

'Erkeklerle birlikte mücadele edilmeli'
05 Temmuz 2004
http://www.ozgurpolitika.org/2004/07/05/hab16.html

DİHA/ANKARA
Üç gündür devam eden ve Eğitim-Sen tarafından düzenlenen 1. Kadın Kurultayı'nın "Eğitim İş Kolunda Çalışan Kadınlar ve TİS Talepleri" başlıklı oturumuna DİSK Temsilcisi Gaye Yılmaz, Çukurova Üniversitesi'nden Nazire Akbulut ve Ankara Üniversitesi'nden Dr. Fevziye Sayılan katıldı.
Gaye Yılmaz, "Çalışma Yaşamında Kadınlar" başlıklı konuşmasında kadınların mücadelesinin sınıf mücadelesinden ayrı tutulmasının mücadeleyi gerileteceğini belirtti. Kadınların mücadelesinin erkeklere karşı değil erkeklerle birlikte olması gerektiğine işaret eden Yılmaz, eşitsizliğin sınıflı sistemden kaynaklandığını ve bu sisteme karşı birlikte mücadele etmek gerektiğini söyledi. Kadınların mücadelesinin sadece emekçi kadınları kapsaması gerektiğini dile getiren Yılmaz, "Çünkü burjuvaların eşleri kadın mücadelesine ihanet eder" dedi.
En gelişmiş AB ülkelerinde bile aynı işte çalışan kadın ve erkeklerin aldıkları ücretler arasında yüzde 27'lere varan fark bulunduğuna dikkat çeken Yılmaz, ev içi hizmetler konusuna da değinerek, "Buna nasıl çözüm bulacağız? Erkekler eşleri maaşa mı bağlasın? Hayır bunu kabul edemeyiz. Kadın-erkek ilişkisi emek-sermaye ilişkisine döner" diye konuştu.
Nazire Akbulut da, "Çalışan Kadınların Sorunları" başlıklı konuşmasında kadın akademisyenlerin yaşadığı sorunlara ve çelişkilere değinirken, Fevziye Sayılan da Eğitim-Sen'in "Eğitim İş Kolunda Çalışan Kadınların Sorunlarını Araştırma Raporu"nu sundu.
Kadın Kurultayı'nın üçüncü gününde "Olumlu Eylem ve Güçlenme Politikaları" başlıklı oturumda konuşan Yrd. Doç. Dr. Serpil Çakır ise "fırsat eşitliği" kavramından önce "fırsat önceliği" kavramının kullanılması gerektiğini söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Çakır, "olumlu eylem" politikalarının tarihi gelişiminden söz ederek, "fırsat eşitliği" kavramından önce "fırsat önceliği" kavramının kullanılması gerektiğini vurguladı. Kadınların cinsiyet ayrımından kurtulmasının yolunun "olumlu eylem"den geçtiğini kaydeden Çakır, "Türkiye ve dünyada verilen kadın mücadeleleri bize bunları isteme hakkı veriyor" dedi. Çakır, şiddetin, yoksulluğun ve ezen-ezilen ilişkisinin olduğu dünyada, değiştirme ve sorgulamanın önemli olduğunu belirterek, "Eğitim-Sen'in bu mücadelesi yarına umutla bakmazı sağlıyor" diye konuştu.
Çok sayıda kişinin katıldığı kurultayın, dün öğleden sonra raporların sunumu ve sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona ermesi bekleniyordu.

------------------------------------

ÇÜ ÖĞRETİM ELEMANLARINDAN GÖZALTI TEPKİSİ


Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Öğretim Elemanları Derneği, öğrencilerin gözaltına alınmasının, üniversitelerin kamuoyundaki imajını zedelediğini belirtti.

Dernek Başkanı Prof. Dr. Nazire Akbulut, yönetim kurulu üyeleriyle düzenlediği basın toplantısında, yemek fiyatlarını protesto amacıyla düzenlenen gösterilere kolluk kuvvetlerinin çağrılması ve müdahale edilmesinin hukuk sınırlarını zorlayıcı bir durum olduğunu ifade etti.

Üniversitelerin, öğretim elemanları, öğrencisi ve çalışanlarıyla bir bütün olduğunu belirten Akbulut, şöyle konuştu:

''Öğrencilerin görüşme isteklerine olumlu ve duyarlı yaklaşılmalı, demokratik haklarını kullanabilmeleri için uygun ortamlar hazırlanmalıdır. Üniversite yönetimleri, öğrencisini ve çalışanını potansiyel bir suçlu gibi görme yerine, onların geleceğini şekillendirici yapıda olmalıdır. Yaşanan üzücü olaylar, hala demokratik arayışı ve demokratik isteklere tahammülü karşılıklı anlayış içinde yapamadığımızı gösteriyor. Üniversite içinde öğrencilerin gözaltına alınmasıysa, üniversitelerin kamuoyundaki imajını zedelemektedir.''

ÇÜ Balcalı Yerleşkesinde önceki gün yemek fiyatlarındaki artışları protesto etmek amacıyla düzenledikleri gösteriler sırasında, 21 öğrenci gözaltına alınmıştı. (aa)
14.10.2006
http://www.yeniadana.net/web/HaberDetay.aspx?id=5804

----------------------------

Adana: Fransa'da Sözde "Ermeni Soykırımını İnkar Yasası Tasarısı"nın Kabul Edilmesine Tepkiler

 


 

Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazire Akbulut, Fransa Meclisi'nin Kabul Ettiği Ermeni Soykırımının İnkarını Suç Sayan Yasa Teklifinin, Fransa İçin Kara Bir Leke ve Özgür Düşünceye Vurulmuş En Büyük Darbe Olduğunu Söyledi.
 
 Adana: Fransa'da Sözde ' Ermeni Soykırımını İnkar Yasası Tasarısı'nın Kabul Edilmesine Tepkiler

Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazire Akbulut, Fransa Meclisi'nin kabul ettiği Ermeni soykırımının inkarını suç sayan yasa teklifinin, Fransa için kara bir leke ve özgür düşünceye vurulmuş en büyük darbe olduğunu söyledi.

Akbulut, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basın toplantısında, yasanın Fransa için kara bir leke ve özgür düşünceye vurulmuş en büyük darbe olduğunu ifade ederek, AB'nin Kopenhag kriterlerine ters düşen bir karar aldığına dikkat çekti. Akbulut, AB'nin Türkiye'de 301. maddenin değiştirilmesi konusundaki ısrarını anımsatarak, "AB'nin bundan çok daha ağır olan Fransa'nın kabul ettiği yasa konusunda derhal sert tavır alması gerekmektedir. Fransa, AB ve Avrupa'nın çoğu kurumlarının karşı olmasına rağmen Ermeni soykırımı iddialarının inkarının 1 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası ile cezalandırılmasını öngören tasarıyı kabul etti" dedi.

Fransız devrimiyle, insan hak ve özgürlükleri ile eleştirel düşünce ve demokrasi kavramlarının dünyada yaygınlaşmasında önemli katkıları olan bir ulusun böylesine bir yasayı kabul etmesinin düşünce özgürlüğü ve hukuk açısından bir talihsizlik olduğunu belirten Akbulut, şunları kaydetti:

"Dünyanın hiçbir yerinde savunulması olanaksız olan bu yasa, her şeyden önce Fransız tarihi için bir kara lekedir. 1915'teki olaylarda Fransızların Ermeni vatandaşlarımızı kışkırttığı herkes tarafından bilinmektedir. Fransa, bu vicdan ayıbından kurtulmak istiyorsa olayın analizini tarihçilere bırakıp, binlerce yıl barış içinde yaşamış ve bundan sonra da barış içinde yaşayacak olan her iki ulusun yaralarının sarılması ve birbirlerine yaklaşmasını sağlayacak davranışlarda bulunması gerekmektedir" (İhlas Haber Ajansı)

14.10.2006 13:24

http://www.haberler.com/haber_520269.asp

ÇÜ’de yürüyüş
Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü, Danıştay 2. Dairesi’ne 17 Mayıs’ta düzenlenen saldırıyı kınamak amacıyla Balcalı Kampüsü’nde yürüyüş düzenledi. Kültür Müdürlüğü önünde başlayıp, Atatürk Anıtı önünde son bulan yürüyüşe Çukurova Üniversitesi Rektörü Alper Akınoğlu, rektör yardımcıları, öğretim görevlileri, öğrenciler, Adana Tabip Odası, Öğretim Elemanları Derneği ve Eğitim Sen katıldı. Yürüyüş sırasında “Türkiye laiktir, laik kalacak”, “Yaşasın demokratik Türkiye” sloganları atıldı ve yürüyüş sonunda topluluk adına konuşma yapan Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazire Akbulut, terör ve şiddeti kınayarak, Türkiye’nin aydınlık yarınları için göreve hazır olduklarını kaydetti. Bütün kurumların uygulamalarında hukukun üstünlüğünü şiar edinmeleri kadar, bu şiarı gerçekleştirenlerin emniyetinin sağlanmasının da bir o kadar önemli olduğuna dikkat çeken Akbulut, “en önemli olanın demokrasiye sekte vuranların hangi kurum veya mevkide olursa olsun, adalet önünde hesap vermesini sağlamak olduğunu” ifade etti.
Akbulut’un ardından konuşan Çukurova Üniversitesi Rektörü Alper Akınoğlu da, Danıştay’a yönelik saldırıda yaşamını yitiren Mustafa Yücel Özbilgin’in ailesine baş sağlığı dileyerek saldırıyı nefretle kınadı. Akınoğlu, cumhuriyetin değerlerine sahip çıkacaklarını ifade etti. Eylemde ayrıca ÇÜ ÖTK Temsilcisi, Atatürkçü Düşünce Kolu Başkanı Taylan Saygun, Adana Barosu Başkan Yardımcısı Sedat Çetin de konuştu.
http://www.evrensel.net/06/05/26/politika.html
14.10.2006 11:36:41

Öğretim Elemanları, polisin öğrencilere saldırısını kınadı

 

Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazire Akbulut, çevik kuvvet ekiplerinin yemek ücretlerini ve kalitesini protesto etmek amacıyla boykot yapan öğrencilere karşı tutumunu kınadı.

Eğitim-Sen Adana Şubesi'nde basın açıklaması düzenleyen Çukurova Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazire Akbulut, çevik kuvvet polislerinin yemek ücretlerini protesto eden öğrencilere saldırmasını kınayarak, polisin tutumuna tepki gösterdi. Bu olaylarla üniversitenin imajının zedelendiğini ifade eden Akbulut, sorunların çözümünde diyalog yönteminin kullanılmasını istedi. Akbulut, 'Öğrencisini ve çalışanını potansiyel bir suçlu görme yerine onları geleceğin şekillendiricisi ve yaratıcısı olarak kabul eden ve bu yönde yetiştiren bir üniversite ve yönetim anlayışı diliyoruz'

http://amigra.org/nivis.asp?id=2257

--------------------------------------

 "YÖK düşünceyi geliştirme değil, sınırlama yetkisiyle donatıldı"

 


  Çukurova Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Akbulut, gençliğinden, düşünenlerden, bilim kişilerinden korkan bir toplumun geleceğinin olamayacağını vurguladı


 

Çukurova Öğretim Elemanları Derneği (ÇÖED) Başkanı Prof. Dr. Nazire Akbulut, 25 yıl önce askeri cunta döneminde oluşturulan YÖK'ün, Türkiye'deki aydınlanma ve düşünceyi geliştirme değil, sınırlama ve denetleme yetkileriyle donatıldığını dile getirdi. Prof. Dr. Akbulut, dünkü YÖK'ü protesto yürüyüş-mitinginde yaptığı basın açıklamasında, mevcut YÖK mevzuatında bir yandan kişi ve organların (akademisyenler ve akademik kurulların) özerkliğinin yeterince garanti edilmemesi, öbür taraftan kurumun 'özerkliğinin' YÖK Başkanı ve rektörlerin artırılmış yetkisine bağlanmış olmasının, büyük bir 'sulta' alanı, yöneticiye 'istediğini yapma otonomosi' sağladığını vurguladı. Akbulut, aynı soruna Futbol Federasyonu veya BDDK gibi başka özerk kuruluşlarda da rastlandığına dikkat çekti.

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde, fakülte, enstitü ve bilim dalları gibi asli organlar ve bunlara bağlı kurullara herhangi bir belirleyici görev tanınmadığını kaydeden Nazire Akbulut, böylelikle YÖK Başkanının ağırlıklı etkisi altındaki 9 kişilik Yürütme Kurulu'nun merkezini oluşturduğunu ve yerelde de hemen hemen rektörlerin iradesine terkedilmiş bir üniversite sistemi ortaya çıktığını kaydetti.

ÇÖED Başkanı Prof. Dr. Nazire Akbulut, şöyle konuştu:

"Üniversitelerde de, Fakülte ve Yüksekokullardan başlayarak -ama sadece bu düzeyde de kalmayan, sonuçta bu mevkilere atanan kimseler Üniversite Senatosu ve Üniversite Yönetim Kurulu'nun doğal üyesi haline geldiği için - bütün organları doğrudan etkisi altına alan kişisel bir kontrol ve bir kişinin tümüyle belirleyici olduğu bir yapı ortaya çıkmaktadır. Sonuçta böyle bir yapılanma altında, üniversiteler günümüzde bırakın ülke ve toplumu yeni ufuklara taşımayı, en asgari mevcut bilginin aktarımını bile karşılayamayacak hale düşmüştür.

En köklü sorun, düşünen bir gençlik ve düşün insanlarından korkulması, yaratıcı gençliğe ve eleştirel düşünceyi savunan bilim kişilerine hâlâ potansiyel bir suçlu gibi bakılmasıdır. En son bizzat YÖK'ce hazırlanan strateji raporunda da belirtildiği gibi, üniversiteler kışla görünümüne dönüştürülmüş, polis ve özel güvenlikçilerin denetimi bulunmayan her hangi bir kampus kalmamış durumdadır.

Gençliğinden, düşünenlerden, aydınlardan, bilim kişilerinden korkan bir toplumun geleceği olamaz. YÖK'le birlikte üniversitelerdeki aydınlanmacı ve yaratıcı düşünceye sınır getirilmeye çalışılmış, şoven bir söylem yaygınlaştırılarak özgür düşüncenin önüne çıkarılmıştır. Aradan geçen 25 yıl sonunda geldiğimiz nokta, adı ne olursa olsun, öğrenci ve akademisyenleri engelleyen sistemlerin değişmesi gerektiğidir.

Ülkenin yarınları için, geleceğimiz için, öğrenci ve öğretim elemanlarının akademik özgürlüklerinin bir an önce sağlanması gerekiyor. Neoliberal ve neokonzervatif gelişmelerin payandası olan bir üniversite değil, yüksek öğrenimin de bir hak olduğu ve kamuca karşılandığı bir anlayışa ulaşılmasını diliyoruz. 'Bilimsel özgür demokratik üniversite' talebimizde ısrarlıyız. Bu duygu ve dileklerle, hepinizi tekrar selamlar, hak verilmez alınır anlayışı ile yapılan mücadelenin çok anlamlı olduğunu belirtirim"

 

  05.11.2006

http://www.yeniadana.net/web/HaberDetay.aspx?id=6374

Nazire Akbulut

Prof. Dr. phil. Nazire Akbulut

"Adil olmamak ile adaletsizliğe tahammül etmek... Asıl önemli olan, adil davranmamak değil. Asıl sorun, adaletsizliği görmezden gelmektir. Çünkü çok az kişi adil davranmama kudretine sahipken, oldukça çok kişi adaletsizliğe göz yummaktadır."
Bertolt Brecht

Yorumlar (0)

Nazire Akbulut
  • Henüz Yapılmış Yorum Yok

Bir Yorum Bırakın

Nazire Akbulut
captcha

Hakkımda

Nazire Akbulut
Nazire Akbulut

Kapatmak için X butonuna basınız