Mart 2024. Alman Edebiyatında Üç Tiyatro Eseri 2: Rolf Hochhuth “Hukukçular” (3)

Prof. Dr. Nazire Akbulut

Mart 2024

İkinci Perde

[…]

Bu arada keskin nişancı Rutenfranz parmak ucunda ilerleyerek gelip tuvalete geçer. Tina da açık kalan teras kapısını kapatır. O sıralar Ulaştırma Bakanı Gscheidle’nin bir makinistin işine son verdiği gündemde. Klaus bunu örnekleyerek, Nazi Alman ruhunun yeniden canlandığı, yorumunu yapar. Heilmayer ise devleti yıkmayı amaçlayan, diktatörlük isteyen partilere üye kişilerin bu isteklerini gerçekleştirmekte tamamen özgür olduklarını, ancak devletin bunları beslemek zorunda olmadığı düşüncesindedir. Tina, babasının söylediği gibi “tamamen özgür” bir durumun olmadığını, çıkardıkları kanun hükmünde kararnamelerle insanları “ekmeklerinden ederek” engellediklerini söylemeye çalışırken babası sözünü keser ve der ki: “Bizim kararnamelerimiz mi? Bu kararı sadece CDU almadı, o çok değer verdiğiniz SPD de aldı.” Dieter, “SPD’ye kim değer veriyor?”, diye araya girer. Tina, makinisti işten atmak için ileri sürdükleri eylemlerin gerçekleştirildiği tarihlerde onların daha yasaklanmış eylemler olmadığına dikkat çeker. “O adam yıllar önce KP’ye girdiğinde, parti yasaklı mıydı?”, diye de sorar. Heilmayer, KP üyeliğini hatırlatarak arkadaşlarına iyilik yapmadıklarını, “siyasi delikanlılığın bedelini ödemeli”, der.

Aslında Klaus Bakan ile ilgili gerçekleri çoktan açıklamaya hazır; hatta birkaç kez buna yeltenir ancak Tina’ya olan aşkı yüzünden fevri davranmaz. Artık sabrı kalmamıştır; “açık konuşma zamanı geldi”, diye söze başlar. Devletin de bedel ödemesi gerektiğini; kendinin politik olarak hesap vermeye hazır olduğunu, ancak doktor olarak çalışmasına engel oluşturmamalı, der. Mide ve barsak kolonoskopisi yapıp hastalarına yardım etmesi gerekirken üniversite yıllarındaki “zaman aşımına girmiş eşeklikleri” nedeniyle, şimdi kendisi rektoskop olmuş, Bakan’ın kıçına girmeye çalışıyor. Bir saatten beridir ona yaltaklanmaktan artık vaz geçeceğini söyleyince, Heilmayer de Tina da gerilir. Heilmayer, Klaus’un elinde tuttuğu dosyaya uzanır, “Bu sizin dosyanız mı?”, diye sorar. Klaus ise, “Hayır sizin kuşağın ve sizin hüküm verdiğiniz mahkeme dosyaları”, der ve devam eder: “Siz hem Hitler dönemi kuşağın hem de bugünkü kuşağın temsilcisi olarak benim kuşağımı siyasi olarak yargılama hakkını kendinizde görüyorsunuz.” Gittikçe asabileşen Heilmayer ise tiki olan, cebinden çıkardığı beyaz mendilinin katlarını tamamen açıp yine aynı katlarla katlamaya başlar. Heilmayer, “Beni eğlendirmeye başlıyorsunuz, Hitler döneminin temsilcisi betimlemenizle. Ben Katolik öğrenci birliği aktivistiydim, Hitler’in partisinde üye değildim”, der. Klaus, “Daha da kötü”, diye yanıtlar. “O zaman Hitler yargısının tetikçisiydiniz. Çünkü sizin saygı değer eski Alman ordusu dışında hiçbir Nazi, Narvik’ten Rodos’a kadar olan bölgede Yahudileri yakalayıp Auschwitz’e yakmaya götüremezdi.” Heilmayer, “Bunların benimle ilgisi yok deyince”, Klaus onun 19 yaşındaki bir hizmetçi kızı, hizmet ettiği aile gaz odalarında öldürülünce, ailenin bebeği de öldürülmesin diye sakladığı için bebeği de kızı da ölüme mahkûm ettiğini söyler. Elindeki dosyaları okumaya gücü olmadığını belirterek her üçünün de eline bir tomar evrak verir. Tina ve Dieter okurken Heilmayer iğreniyormuş gibi yüzünü buruşturur ve evrakı yere, halının üzerine bırakır. Klaus, bir taraftan Tina’ya, “Affet beni güzelim, bunları ortaya dökmemeyi umuyordum” diyerek özür diler, diğer taraftan şapkasını alarak kapıya yönelir. Dieter kendisine nasıl ulaşabileceğini sorduğunda, Klaus annesinde kaldığını söyler ve durup bir telefon numarasını kâğıda yazar. Heilmayer ise bir sorusu olduğunu belirterek onu durdurur: “Kaç para edersiniz? Her şantajcının bir bedeli vardır.” Klaus ise, şantajcı olmadığını, olsa dahi onun gibi Bakan olmuş bir katil karşısında şantajının hafif kaldığını, ayrıca buraya gelmeden önce doktora danışmanına uğradığını; danışmanının üç hafta sonra Wisconsin/ABD’ye gideceğini, orada böbrek nakli için çalışacağını onu da beraberinde götüreceğini aktarır. Heilmayer öfkeyle, sanki başka neden yokmuş gibi, “O halde benden ne istiyorsunuz?”, diye sorar. Klaus: “Sadece eğlence olsun… sizin gibi, radikal öğrencileri terörize eden birine, radikal bir katil olduğunu hatırlatmak hoşuma gidiyor.” Sonra Heilmayer’e doğru sanki yumruk atacakmış gibi öyle hızlı yönelir ki Bakan bir metre geri kaçar. Dr. Klaus, aşağılayan ve ayıplayan bir tonda: “Size kesinlikle ihtiyacım yok. Ben sadece her şey yerli yerinde olsun istedim. Hani siz düzene çok önem veriyorsunuz ya: Ben istifa etmeden ABD’ye çekip gideceğim. Yani kadromu koruyacağım. Siz de dosyamı hasıraltı edeceksiniz. Buna karşılık da eyalet başkanlığı için aday olma hakkınızı korursunuz. Ben de okyanus ötesinde, eğer bakabilirsem, burayı izlerim. İyi geceler.” Heilmayer, Klaus’un şerefli biri olmadığı için sözünde durup durmayacağına güvenmediğini dile getirir. Klaus da, Tina’ya aşkı hatırına bunlardan kimseye bahsetmeyeceğine dair söz verir. Heilmayer, “O pisliğinizi aldığınız Doğu Bloku, sizin verdiğiniz bu sözde durmayacak.” Klaus, “Birincisi o benim değil sizin pisliğiniz, hatta sizin pisliklerinizin bir bölümü. İkincisi; eğer DDR’in (Demokratik Alman Cumhuriyeti) elinde bu etkide bir bomba olduğunu, otuz yıl boyunca onu patlatmayıp bekleyip olurda bir gün ülkenin aldığı kararname ile bir doktor işsiz kalırsa onu patlatır diye düşünecek kadar gerçeklerden uzak bir CDU parti temsilcisinin olduğunu bilseydim ve BRD hala umurumda olsaydı ülkem için korkar, üzülürdüm… ama dediğim gibi: Bombayı patlatmayacağım”, der. Tina kısık bir sesle, “Nereden aldın bu bilgileri… Affedersin, herhangi bir açıklama yapmak zorunda değilsin”, diye sorar. Klaus oldukça eğleniyor bir tarzda, “Neden olmasın. Çok eğlenceli: Senin yaşlı beyin kendisi bu pislikleri bana sağladı… Alay edercesine, Sayın Bakan hatırlarlar. Bu eyaletin eski İçişleri Bakanı olarak sanki hâlâ Führer’ine hizmet ediyormuşçasına basında, parlamentoda ve çalışma ortamında bir veri tabanı oluşturulması için fanatik bir şekilde bastırmıştı. Her bir vatandaşın her göz kırpışı, hatta imha edilmemişse Hitler-Almanya’sının tüm personel dosyaları kayıt altına alınsın diye. Eh işte, Bakan beyin bildiği gibi, savaş yıllarından kalan kendi personel dosyası »resmi olarak talep edildi«, bu da şu anlama geliyor: Dosya, Bakan bey tarafından imha edildi.” Heilmayer, “Sizi men ediyorum”, dese de Klaus anlatmaya devam eder: “Demek beni menediyorsunuz. Ancak sizin uygulamaya koyduğunuz bilgisayar da sanki dosyanızı hiç yok etmemişsiniz gibi artık sizden haberdar, neredeyse sevgili Tanrı kadar bilgi sahibi. Geçmiş olsun. Olay şu: Bir kız arkadaşım, savaşta kayıp babasından ötürü annesi için dul aylığına başvururken askeri mahkeme kararına ulaşır. Dosyada babasının, bira şişesini Hitler resmine fırlatarak tahrip etmekten Büyük Almanya uğruna kurşuna dizildiğini öğrenir. Bakan bey bunun için idam ettiğiniz onbaşıyı hatırlıyor musunuz? Ama hakkını teslim etmek gerek, çok insanca öldürülmüş, çünkü Rus cephesinde doktor beylerin, Berlin’deki meslektaşlarından farklı olarak askerler için, giyotinleri[1] ellerinin altında olmadığı için sadece kurşuna dizilmiş.”

Tina ile babası birbirine bakar, ancak babası kızının bakışlarına karşı koyamaz. Klaus ise her şey yolundaymış gibi anlatmayı sürdürür. “Dul maaşı için başvuru geçen yıl reddedildi, tabi ki hiç dert değil. Önemli olan parti üyesi memurların yirmi bin marka varan emekliliklerini almalarıdır. Bakan Heilmayer’in bilişim sistemi sayesinde, dul kadının kocası ve üç çocuğunun babasının Büyük Almanya için şerefiyle şehit düşmeyip ömür boyu medeni haklardan - uygun gördüğünüz gibi - yoksun bırakıldığı, sırf Hitler resmine zarar verdiği için onursuzca öldüğü de kanıtlanıyordu. Sayın Bakan, işte sizin bilgisayarlarınız ayrıca o onbaşıyı öldüren savaştaki askeri yargıcın Heilmayer olduğunu da bildi.”

Klaus’un son cümlelerinde Heilmayer sohbet ortamından ayrılır, pencereye doğru giderken sol elini kalbine götürür. Stres anında yaşadığı nöbetlerden birini geçirirken hava almak amacıyla gömleğinin düğmesini açabilmek için - tam da Klaus’un madalyadan bahsettiği sırada - madalyasını çıkarır. Klaus gösterişli bir şekilde ona arkasını döner, kapı kolu elinde, sanki bir an önce oradan uzaklaşmak ister gibi, daha çok Tina ve Dieter’e hiç ara vermeden anlatmayı sürdürür.

“Tina, senin babacığın böylece bir dul kadının maaşını engelleyerek BRD’ye, aldığı şeref madalyasını hak ettiğini kanıtladı.” Klaus neredeyse ilahi söyler gibi: “Eğer yapabilirseniz her ikiniz beni, bu haneye tecavüzden ötürü affedin.” Klaus kapıyı açar ve dışardan Hämmerling’in polis köpeği Nero’yu zapt etme sesleri duyulur. O an Tina da babasının durumunu fark eder ona yönelir. Tina, doktor çağırmak ister ancak babası, içeride konuşulanları anlatmadan koruma müdürü Hämmerling ile eve gidip ismini verdiği ilacını yatağın yanındaki komedinden alıp getirmesini ister.

Tina kapıdan çıktığında köpek yine havlar. Ama Hämmerling köpeği hemen susturur. Bu arada Dieter, Bakan’ı yatağa uzatıp üzerini de örtmek ister, Bakan “korkuyorum” der, kabul etmez. Fenalaşmasını Aldo Moro’nun ölüm haberine yorumlar. Balkon kapısını açmasını ve ışıkları söndürmesini rica eder. O karanlıktan 65 yaşlarında özenle giyinmiş bir adam belirir. Heilmayer, hayaleti beliren demiryolları yöneticisinin, on yıl önce öldüğünü ama Klaus gibi onun da kendisini tehdit ettiğini anlatır. Anton adlı Hitler dönemi demiryolları yöneticisi, savaş sonrası eyalet milletvekili olmuş. Heilmayer de onun Eyalet başkan yardımcısı olmasını sağlamış. Heilmayer, onun milletvekilliği dokunulmazlığına sahip olduğunu, korkmaması gerektiğini söylerken o yaptıklarını ve hukukçuların paçayı kolay kurtardıklarını anlatır durur. Konuştukça da suç ortaklıkları açığa çıkar.

Ölü: “Sayılar. Günde 5 bin Yahudi’nin vagonlarla gönderildiği köy, bu kadar kişiyi nasıl kaldırır?”, sorusunun yanıtsız kaldığını ortaya koyar. Demiryolları yöneticisi Anton, çocuk, yaşlı ve kadın demeden Yahudilerin Treblinka’ya naklini sağlamış. Bu açığa çıkarsa gaz odalarında imha edileceklerini bilmediklerini söyleyecekmiş. Heilmayer ona, “Westwall /Batı duvarı gibi bir duvar inşası için gönderildiler dersin”, diye akıl verir. Ölü demiryolcu, nakledilenlerin özelliklerini sıralayınca, Heilmayer, “Çalışan erkeklerin, aileleri yanlarında olunca daha verimli çalışırlar”, diye bir bahane öne sürer. Ölü, “Himmler’in aptalca günlükleri bütün bu gerekçelerin yalan olduğunu ortaya çıkarır”, deyince Heilmayer Doğu Blokunu suçlar. Ölü demiryolcu ise, günlüklerin Doğu Bloku’nda değil Washington’da olduğunu ve bu günlüklerde Himmler’in, iş yemeklerinde kimlerle buluştuğunu da not ettiğini paylaşır. Hatta telefon görüşmelerini dahi kaydetmiş ve kendi müsteşarının yaptıklarını da… biliyorlarmış. Sözünü tamamlayamaz. Heilmayer müsteşarı kastederek, “Ganzenmüller neden Arjantin’den geldi ki”, diye öfkelenir. Ölü demiryolcu, “1950’lerin başında Bayern İçişleri Bakanı, aslında Hitler madalyası almış bir savaşçı olan Ganzenmüller için »ilişkili değil« diye Nazi olmadığına dair belge çıkarmış. Ona Arjantin’de kim düzenli yaşlılık aylığı ödeyebilirdi? Hösch ona hatırı sayılır emekli aylığı ödüyor, öyle ki 300 bin Mark depozitoyu sonuçta o karşıladı. Fakat artık Himmler’le kaç kez yemekte buluştuğunu, kaç kez telefonlaştığını biliyorlar. Ayrıca hangi imha merkezine günde kaç vagon insan taşıttığını içeren bir de mektup bulmuşlar. Ama ben bunlar için gelmedim. Sana, sen de artık bu af yasasına ağırlık ver, demeye geldim.” Heilmayer, “Ben? Neden?” deyince ölü demiryolcu, “Çünkü siz hukukçular bugün istisnasız her şeyi bize yüklüyorsunuz. Siz ancak, sizin üç düzine idam kararı verdiğiniz açığa çıktığında, sizden kibarca erken emekliliğe ayrılmanız rica edilir, siz de yüksek maaşla emekli oluyorsunuz. Bu arada siz bütün savaş suçlarından açılan davaları hukukçu olmayan bizlerin, deyim yerindeyse sırtına yüklüyorsunuz. Neden ben demiryolcu olarak, neden Ganzenmüller mühendis ve demiryolcu olarak suçlanıyor da yasaları yapan hukukçular olarak siz, cezalandırılmıyorsunuz? Kaldı ki nakiller ancak o yasalarla başladı…”, deyince Heilmayer onu böyle konuşmaktan menetmeye kalkar ama Ölü Demiryolcu öfkelenir. “Benim, sadece nakil için mekânlar sunmaktan ömür boyu almam skandaldır. Globke ise devletin en güçlü adamı Adenauer'in yanı başında İsrail’le ilişkileri yeniden düzeltme komisyonunda yer alabiliyor. Oysa bir hukukçu olarak Globke, ben ilk Yahudi sevkiyatlarını yapmadan tam tamına yedi yıl önce Nürnberg Yasaları’nın ırka dair ilk gerekçelerini kaleme almıştır. Bu devletin, sırf dış ülkeleri susturmak amacıyla, 17 yaşındaki SS üyesi köylü bir çocuğun bir Yahudiyi tabanca ile öldürdü diye ona ömür boyu ceza vermesini onaylayamazsın. Ama aynı devletin, Hitler için giyotini işleten senin gibi bir hukukçuyu hiçbir olayda, (hiç mi hiçbir olayda) bir kez olsun cezalandırmadığı da bir skandaldır. Siz hukukçular, dikkatleri başka yöne çekmek amacıyla davalar açan, yargının kendisinin adalet önüne çıkarılma riskinden muaf olan tek meslek ve çıkar grubusunuz.” Heilmayer durumu hafifletmeye çalışmak amacıyla güler. “Karlsruhe'deki Federal Adalet Mahkemesi’nin aldığı karara (Ceza Kanununun 59 Mad.) göre tüm Üçüncü Reich boyunca yargıçların işlediği hiçbir cinayet yoktur, sadece taksirle adam öldürme meydana gelmiştir” der. Mutlu bir şekilde ekler. “Cinayetler ise 1960 yılından beri zaman aşımına uğramıştır.” Ölü Demiryolcu: “Weimar Cumhuriyeti’nde tahsilini görmüş siz hukukçular, hukukun ne olduğunu bildiğiniz halde »hata« bahanesiyle kendinizi temize çıkarın. Diğer tarafta bir SS üyesi olan ayakkabıcı çırağını, kendine verilen emiri yerine getirmek zorunda olduğunu düşündüğü için onu hapse tıkın”, diye suçlamada bulunur. Heilmayer, “Tanrı aşkına Anton, sırf senin yeğenin onlardan biri olduğu için şimdi bana SS avukatlığına soyunma”, der. Bunlar ifade edilirken Hayalet de yavaş yavaş kaybolur. Giderken de genel af ve zaman aşımının yasalaştırılması için çabalamasını tekrar dile getirir. Heilmayer: “Ben mi? Yoo! Yabancı ülkeler buna ne der! Gelecek ay İsrail’e resmi bir ziyarette bulunacağım. 20 Temmuz’da da Plötzsensee’de[2] anma konuşması yapacağım”, diye itiraz eder.

 

Üçüncü Perde

(NA): Drama yazarı Rolf Hochhut, Almanya Federal Devleti’nde ve eyaletlerinde 28 Ocak 1972 tarihinden itibaren yürürlüğe giren “Radikaller Kararnamesi[3]”ne Baden Württemberg eyaleti bağlamında üçüncü bir davayı örnekleyerek dikkat çekmek ister. Bunu da uzunca bir paragrafla açıklar.

Almanya Komünist Parti üyesi olan genç bir öğretmen Hans Schäfer 1975 yılında süresiz işten atılır. Mahkemeye başvurur, kazanır ve tekrar işbaşı yapar. Ancak kültür bakanlığı mahkemeleri uğraştırmaya devam eder. Sonuç da alır. Schäfer artık temyiz hakkı kapalı olacak şekilde işten el çektirilir. Baden Württemberg eyaleti kendisinden 50 198.- DM para istemekte. Bu miktar, tekrar göreve döndükten sonra kendisine ödenen maaşların toplamıdır. İki çocuk babası işsiz adam bunu ödemekle yükümlü. Oysa öğretmen, mahkeme sürecinde geçici iş bulmuş ve çalışmak istemiş ancak İş Bulma Kurumu, stajer devlet memuru konumunda ne yeni bir işe başvurabileceğini, ne de işsizlik aylığı alabileceğini tebliğ etmiş.

Hochhut burada CDU üyesi Franz Alt’tın CDU Genel Başkanı Helmut Kohl’e 12 Haziran 1978 tarihinde yazdığı açık mektubun okunmasını ister.

Heilmayer’in yatağa uzanması üzerinden 15 dakika geçmiş. Bakan’ın çıkardığı frak ve yelek pencerelerin açma kapama koluna asılmış. Dieter, yataktan kalkmaya çalışan Heilmayer’e yatmasını söylese de, o kendisine dokunmayan (maden suyu değil) asitsiz su ister. Dieter, Heilmayer’e sırtına atması için önce kalın bir palto verir sonra su almak üzere evden çıkar. Merdiven başındaki Nero’yu, Hämmerling olmadığı için birileri tutmaya çalışır. Loş ortamda Heilmayer ceketini giyinip öne geldiğinde bunun Nazi dönemi askeri bir yargıç üniforması olduğu fark edilir. Hitler’in Rusya Seferi’nden beri Göbels’in müzisyenlere özel çaldırttığı ve her askeri başarıyı açıklamaya eşlik eden, sinemada film gösterimi öncesi dâhil her ortamda dinlettiği Franz List’in “Les Préludes” parçası fonda çalınır.

Hämmerling’in babası o dönemler Heilmayer’in çok korkulan inzibat çavuşudur /saha polisidir. Onun ağzından şu bilgiler verilir: İdam edilen Emil Blumensath adlı bahriye onbaşısı, Hitler ordusunda 01 Eylül 1939’dan 21 Ocak 1945’e kadar (ondan sonrası kaç kişi daha idam edildi, bilinmiyor) “yargı yoluyla” mahkûm edilen 24 559 diğer bahriyeli ve ordu mensuplarını temsilen durmaktadır. Bunlar içinden 16 bini gerçekten idam edilmiş, geri kalanı “cezalı birliklere” sürülmüş ki bu da zamana yayılan bir idam anlamına gelmektedir.

Baba Hämmerling 1944’de oğlunun şu an bulunduğu yaşta, Admiral von Friedeburg’un gönderdiği kararnameyi de okur: (Özetle) İdam edilenlerin, askerler arasında kahraman gibi görünmemesi için elleri arkada bağlansın ve sanki kaçmaya teşebbüs edecekmiş izlenimi vermek için duvara sabitlensinler; idama cesaretle ve şerefleriyle gidiyorlarmış gibi olmasın diye gözleri de bağlansın. Heilmayer ise mahkûmları duvara bağlamak yerine bir utanç direği dikip direklere bağlamayı önerir. Kaldı ki bir yargıç olarak yüzlerine karşı “yaşam boyu” tüm haklardan mahrum bırakıldıkları söylendiği için şeref ve onur diye bir şeyin kalmayacağı, yorumunu yapar. İdam edilenin yaşamının son birkaç dakikasında, yaşam boyu her türlü şereften yoksun kılındığını, bir kez daha yüzüne söylemenin komik olduğunu kendi aralarında konuşurlar.

O sırada gelen telefonu Hämmerling Heilmayer’e uzatır. Heilmayer’i “işgüzar veya saplantılı” olarak itham eden Binbaşı unvanlı biri aramakta ve yapılan bu görüşmeden Heilmayer’in yanıtlarından şunlar anlaşılmakta: Binbaşı rütbeli bir hukukçu bir idamı engellemek ister, ancak kendisine geç kaldığı söylenir. Onun aradığı saatte, berber mahkûmu idama hazırlamaktadır. Bunu duyan ceza indiriminden yana olan Binbaşı ile ölüm cezası veren Heilmayer arasında hukuk bilgisi, temyizi engelleme, Amerikalıların işgal ettiği memleketinde, hiçbir şey yapmayıp savaşın bitişine sevinen bir gazinin, “gençliğin verdiği düşüncesizlikle” hareket ettiği düşünülüp affedilmesi gerekirken, askeri firar gibi değerlendirip ölüm cezası ile hapse atılmasının Hitler’in 1940 Nisan’ında çıkardığı ceza indirimi yasasına da ters düştüğü konusunda tartışma çıkar. Heilmayer; Hitler’in, şimdi içinde bulundukları koşullar altında o hoş görüsünü değiştireceğinden emin olduğunu vurgular ve Binbaşıyı Hitler’e şikayet etmekle tehdit ederek telefonu kapatır. Heilmayer, telefonu kapattıktan sonra da kendisinin “görev bilinci” diye değerlendirdiği bir tutumun, Binbaşı’nın uydurduğu “işgüzarlık” kavramı ile nitelendirilmesine kızar durur.

[…]

Son bölüm Nisan 2024 Güncel Yazılar’da!

 


[1] Bkz: Klaus Hillenbrand. “Soll man ein Nazi-Fallbeil zeigen? (Nazi Giyotinini Sergilemeli mi?)”, taz, https://taz.de/Debatte-Exponat-Guillotine/!5050395/, [Erişim: 22.01.2024] 25.01. 2014.

[2] “Berlin Plötzensee’de bulunan hapishanede 1933-1945 yılları arasında 2800 kadın ve erkek ya darağacında ya da giyotinle öldürülmüşlerdir. Bunlardan 130’u 1945’ten sonra gerçekleşmiş.” Johannes Tuchel. “Beiträge zum Widerstand”, Gedenkstätte Deutscher Widerstand, https://www.gdw-berlin.de/fileadmin/bilder/publikationen/Beitraege-NeueFolge/Beitra__ge_zum_Widerstand_Nr._2-2020.pdf (Erişim: 22.01.2024), Neue Folge Nr. 2, Juli 2020.

[3] “Radikaller Kararnamesi”: Bu yasanın amacı devlet dairelerinde işe başlayan kişilerin anayasaya uygunluğunu değerlendirmektir. Ancak savaş sonrası Almanya’da Nazileri ve işbirlikçilerini saptamak üzere çıkarılmış olsa da sonraki yıllarda, hem yeni iş başı yapacakları hem de çalışmakta olan Komünistleri saptamak üzere etkin uygulanmıştır. Türkiye’de de ‘sabıka kaydı’ isteniyor.

Nazire Akbulut

Nazire Akbulut

"Unrecht tun und Unrecht dulden
Me-ti sagte: Wichtiger, als zu betonen, wie unrichtg es ist, Unrecht zu tun, ist es zu betonen, wie unrichtig es ist, Unrecht zu dulden. Unrecht zu tun haben nur wenige die Gelegenheit, Unrecht zu dulden viele." Bertolt Brecht

“Haksızlık yapmanın ne kadar yanlış olduğunu vurgulamaktan daha önemlisi, haksızlığa göz yummanın ne kadar yanlış olduğunu vurgulamaktır. Sadece birkaç kişi haksızlık/ adaletsizlik yapma fırsatına sahipken, pek çok kişi haksızlığa tahammül etmektedir.” Bertolt Brecht

Yorumlar (0)

Nazire Akbulut
  • Henüz Yapılmış Yorum Yok

Bir Yorum Bırakın

Nazire Akbulut
captcha

Güncel Yazılar

Nazire Akbulut
Nazire Akbulut
Nazire Akbulut
Nazire Akbulut
Nazire Akbulut

Kapatmak için X butonuna basınız