Temmuz 2024. Yaşar Seyman - Yerelden Evrensele Yolculuk

Prof. Dr. Nazire Akbulut

Sen de Hikâyeni Anlat

Her insan bir dünyadır, deriz ve yalnızca yazarların dünyasına kitapları aracılığı ile ortak oluruz. Son yılların “Sen de hikayeni anlat” sloganı dünyada trend haline gelince, herkes kendi hikâyesini anlatır oldu. Kimileri videolarla sözlü edebiyata, kimileri metinlerle yazılı edebiyata katkıda bulunuyor. Unutulmuş hikâyelerini anlatarak bireysel ve toplumsal kimliklerini güçlendiriyorlar. Yazar Yaşar Seyman gibi yürekli insanlar eserleriyle hikâyelerine sahip çıkıyorlar. Ben de tanık olduğum bu hikâyeyi hazırladığım armağan kitapta yorumladım:

Yaşar Seyman Armağan Kitap - Yerelden Evrensele Yolculuk, Editör Prof. Dr. Nazire Akbulut, Ankara: Sınırsız Kitap Yayın, 2024, 129 sayfa.

Bildiğiniz gibi, internetin bireylerin kullanımına açılmasından bu yana sosyal medyanın sınır tanımaz tanıtım olanakları kişilerin, çalışmalarını geniş kitlelere - kendi tercihleri ile - sunma arzularına olanak sağlıyor.[1] Tanıtım ile övünme arasındaki ince çizgiyi koruyarak kendi hikâyemi anlatacağım. Dostların da destek verdiği ancak ağırlıklı kendi çalışmalarımı içeren Mart 2024’de yayınlanan bir kitabı ve oluşum macerasını paylaşacağım; içeriğini ise okurlara emanet edeceğim.

Akademik Yaşamda ve Edebiyatta Armağan Kitap Geleneği

Ebeveynlerin çocuklarıyla övünmesi, ressamların eserlerini anlatması, yazarların ya da şairlerin eserlerini yüceltmesi gibi örneklerden de bildiğimiz gibi, eleştirmenlerin yazdıkları yorum ya da değerlendirmeleri açıklamaya çalışmaları hoş değil. Ancak bu kitapta yer alan yazıların içeriğinin kısa bir özeti verilerek okur, eleştiri ve değerlendirmenin varlığından - tablolarını / heykellerini sanatseverlere ulaştıran sanatçılar ya da eserlerini okurlarla buluşturan yazarlar gibi - haberdar edilebilir.

Sözün kısası; 2023 sonbaharında, her daim bakımlı ve dinamik bir yazar olan Yaşar Seyman bir sohbetimizde, yakında yetmiş yaşına basacağından bahsetti. Yaşından çok daha genç gösteren, okul yıllarından beri edebiyat ile iç içe olan bir yazara bir edebiyat eleştirmeni nasıl bir armağan verebilir diye düşümdüm. Örneğin, yazarın eserlerini yayınlayan yayınevi, yazarın eserlerinden bir seçki yapabilirdi; yazar hakkında bugüne kadar yayınlanmış dergi ve gazete yazılarından ya da söyleşilerden – telif sorununu çözerek - bir seçki çıkarabilirdi.

Ben de edebiyat eleştirmeni olarak akademik yaşamda aşina olduğum ‘Armağan Kitap’ geleneğini gerçekleştirebilirdim. Aslında altmış beş yaşında emekli olan bir öğretim üyesi için armağan kitap[2] oluşturulduğu bilinse de bu her zaman gerçekleşmez. Bu armağan kitaplarda iki tür yazı bulunur: Armağana konu olan kişi ve çalışmaları hakkında makaleler ve o kişi ve uzmanlık alanıyla ilgili olmayan, ancak yazarın kendi uzmanlık alanına uygun makaleler.

Edebiyat dünyasında da benzer bir seçki var. Kütüphanemin raflarına bakmadan Tezer Özlü, Vedat Türkali, Vedat Günyol ve Vecihi Timuroğlu armağan kitaplarını sayabilirim. Ben, Vecihi Timuroğlu hakkında çıkardığım yayın dışında Vecihi Timuroğlu Armağan kitaba da katkı sundum. Keza Vedat Günyol, hasta yatağında dahi kendisi için hazırlanan armağan kitabın yayın süreci hakkında düzenli bilgi aldığını, ancak Vedat Günyol Armağan. 100’e 5 Vardı adlı eserin, yazarın vefatından birkaç gün önce eline ulaştığını biliyorum. Öte yandan 2016’da aramızdan ayrılan Vedat Türkali, ‘2004-2005 Vedat Türkali Yılı’ için yayınlanan armağan kitabı inceleme fırsatı buldu. Tıpkı Vecihi Timuroğlu'nun henüz hayattayken kendisiyle ilgili her iki yayını da deneyimleme ve değerlendirme fırsatı bulduğu gibi.

Hayatta olan yazarlar için “Armağan Kitaplar” hazırlayanlar, Seyman'ın deyimiyle “ölü sevici (nekrofil)” olmaktan kurtulurlar, çünkü eserlerine değer verdikleri yazarların çalışmalarını, (unutulmaya mahkûm) sözle değil (belge niteliği taşıyan) yazıyla, yazarlar hayattayken değerlendirirler. Seyman’ın bu tespiti çok yerinde. Gerçekten de hayattayken unutulduğu hissine kapılan bir yazarın ölüm haberi duyulur duyulmaz kitaplarının satış rakamları yükselir, her ortamda merhum/merhume hakkında ‘uzman görüşleri’ paylaşılır; ancak yazar çoktan terki diyar etmiştir. “Ölü seviciler” kervanına katılmamak için, Yaşar Seyman'ın birçok eserini ele alarak, yazdıklarının eleştirmenler tarafından nasıl değerlendirildiğini, başka bir deyişle profesyonel okurlarda neleri tetiklediğini ortaya çıkaracak bu projeyi, yazardan habersiz tasarladım.

Bir Armağan Kitabın Hazırlık Aşaması

Yaşar Seyman eserlerinde; kadın duyarlılığını, yaşamın öykülü anlatımını, siyasetin açmazlarını, sendikal mücadelenin dayanışma gücünü duyumsatır. Bu çok yönlü yazarın dünyasında seyahatlerle çoğalırız.

Türkiye'nin farklı üniversitelerinden Almanca/Fransızca/İngilizce ve Türkoloji gibi birçok filolojiden kadın akademisyeni, Seyman’ın eserlerini incelemeleri için davet ettim. Yazar Yaşar Seyman'ın doğum gününün 17 Mart'ta olması ve gönderilen makaleleri yeniden okuyup yayına hazırlamak için çok az zaman olması nedeniyle makaleler için son teslim tarihini Şubat sonuna kadar uzatmaya hazırdım. Ben Aralık 2023'te böyle bir hedef koyarken, davet ettiğim akademisyenler çoktan kendi çalışmalarına odaklanmış ve iki aylık bir sürede yeni bir çalışma için zaman bulamayacaklarını yazmışlardı. Böylece “kadın edebiyatı” bir çalışmadan yoksun kaldı.[3] Davetime olumlu yanıt veren Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümü mezunu, Yıldız Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu'nda öğretim görevlisi ve çevirmen Kıymet Erzincan Kına ve iki dostla yola çıktım: Hıdır Temel ve Necati Şahin.

Armağan Kitaptaki Yazılar

Hıdır Temel, “Yaşar Başkan” başlıklı yazısıyla kitaba katkı sundu. Temel, Arif Sağ'ın anlattığı pek çok anekdotun kahramanı Muhtar Binali Atik ile yazar, profesyonel sendikacı ve siyasetçi Yaşar Seyman arasında bir bağ olduğunu öğrendiğinde yaşadığı şaşkınlığı ve ona neden “Başkan” diye hitap ettiğini anlatıyor (Temel 2024: 33-37).

Necati Şahin de Hıdır Temel gibi yoğun programına ve hazırlamakta olduğu uluslararası müzik projesine rağmen katkıda bulunmayı kabul eden ikinci bir dosttu. Almanya'da bin kişilik müzik etkinliklerine imza atmış Şahin, “Yaşar Seyman'ı Yazmak Zor Zanaat” başlıklı yazısında Seyman’ı, yaratıcı yazar kimliği ve güçlü karakteriyle lirik bir dille hayranlıkla anlatıyor. Ayrıca Hıdır Temel'in “Başkan” motifinin ayrıntılarını okuyucuyla paylaşıyor (Şahin 2024: 25-31).

Yazar Yaşar Seyman’ı, oğlu Fırat Seyman’ın gözünden tanıtmak için oğlunu aradım ve kitap için annesini yazmasını rica ettim. 2024 yerel seçimler öncesi seçim çalışmalarının yoğunluğuna rağmen ricamı geri çevirmedi. Vali bir babanın ve yazar bir annenin tek çocuğu olarak kent kültüründe yetişen genç adam, her daim siyasal ve sendikal mücadelesine tanıklık ettiği annesi Yaşar Seyman’ı “Annem” başlıklı yazısında, toplumsal kimliğine odaklanarak yazıyor (F. Seyman 2024: 11-13).

Yaşar Seyman - Yerelden Evrensele Yolculuk adlı kitabın “Yaşar Seyman’a Dair” birinci bölümünü oluşturan bu üç yazıya, 3 Nisan 2023 tarihinde bir siyasi partinin genel merkezine yazdığım “Yaşar Seyman - Yaşamını Örgütlü Yapılarda Anlamlandıran Kadın” başlıklı mektup eşlik ediyor (Akbulut 2024: 15-24).

Umay Ana'dan Al Karısı'na - Atlı Gelip Yaya Kalanlar (2022) başlıklı kapsamlı bir araştırmanın yazarı Kıymet Erzincan Kına’nın “Yaşar Seyman’ın Siyasetin ‘Siyesetini Çeken’ Kadınları ve Benazir Bhutto” adlı makalesi; kadınsı duyarlılığı, bilimsel hassasiyeti ve halk kültürünü özümsemiş ruhu ile armağan kitabın “Yaşar Seyman’ın Eserlerine Dair” başlıklı ikinci bölümünün ilk yazısını oluşturuyor (Erzincan Kına 2024: 38-42).

Yaşar Seyman'ın 1987'de yayımlanan ilk eseri Hüznün Coşkusu Altındağ'ın Oktay Akbal'ın öyküleriyle karşılaştırmalı olarak incelendiği, 2002'de Adana'da sunulan ve yayımlanan “Oktay Akbal ve Yaşar Seyman’ın Eserlerinde ve Kişiliklerinde Ortak Öğeler” başlıklı bildiri (Akbulut 2003: 86-99), armağan kitapta küçük değişikliklerle yer alıyor (Akbulut 2024: 49-70).

Son üç makale 2024 Ocak ve Şubat aylarında yazıldı. Yaşar Seyman’ın eserleri detaylı bir şekilde incelendi ve eserde saptanan motiflerden hareketle yazarın yazın süreci görünür kılınmaya çalışıldı. Yaşar Seyman için çıkarılan armağan kitabın Önsöz’ünde ifade ettiğim gibi, “Seyman’ın yaklaşık on yıl arayla yayımladığı” öykü ve anılarının her biri bir makaleye temel oluşturdu (Akbulut 2024: 7).”

Bu doğrultudaki ilk makale “Yaşar Seyman. Silinen Geçmişini Edebiyatta Koruyan Yazar” başlığını taşıyor. Yazarın 1990 yılında yayınlanan Umut Gün Işığında adlı öykü seçkisi ile Hüznün Coşkusu Altındağ adlı ilk eseri, mekân-kültür ilişkisi temelinde inceleniyor. Otobiyografik öğelerin ağır bastığı bu eserlerde, kültürel ritüellerin yansıma alanı olan mekânların ölümsüzleştirildiğine dikkat çekiliyor (Akbulut 2024: 71-85). Bilinçli bir sendikacı, deneyimli bir siyasetçi olan yazar Seyman, kentsel dönüşüm projesini hayata geçirenlerin adını anmadan, mekânları ve kültürel ögeleri edebiyat dünyasında kurgulayarak acaba toplumsal ve kültürel hafızayı silme/zayıflatma ereğine karşı - unutturmaya karşı anımsatma bilinciyle - direnç mi ortaya koyuyordu?

Üçlemenin ikinci makalesi “Deneyimleyip Sorgulayıp Kendi Gerçeğini Bulan Yazar”, Yaşar Seyman’ın 2012 yılında yayınlanan Göçmen Kuşlar adlı yurt dışı gezi izlenimlerini içeren “edebi dışavurumları” üzerine kuruluyor. Yazarın kişisel ve edebi gelişim süreci, Avrupalı düşünürler Lock, Descartes ve Spinoza'nın felsefi görüşleri doğrultusunda yorumlanıyor (Akbulut 2024: 87-105).

Armağan kitabın son makalesi “Halk Edebiyatının Sözlü Geleneğinden Yazılı Edebiyata ve Sanatçılar Kentine” başlığını taşıyor. Yazının çıkış noktasını, Seyman’ın 2023 yılında raflarda yerini alan Kentlerin Kalbi adlı eseri oluşturmakta. PEN Ankara temsilciliği de üstlenmiş olan yazar Seyman bu eserinde, bir kültür elçisi ve sanat odaklı bir şehir plancısı gibi kentleri gözlemlemiş, öyküleştirmiş. İkinci bölümdeki son bu makale, Kentlerin Kalbi adlı esere yoğunlaşmakla birlikte aslında, Seyman’ın eserlerinde sıklıkla karşılaşılan sözlü edebiyat, ozanlar, nehirler, kent kültürü ve yazılı edebiyat gibi edebi motifleri ele alıyor.

Yaşar Seyman, değişik gazetelerde köşe yazarı ve TV programlarına sık sık konuk olması dolayısıyla geniş kitlelerce bilinen ve tanınan bir sima. Yine de sınırlı sayıda fotoğrafın yer aldığı küçük bir albüm Yerelden Evrensele Yolculuk adlı armağan kitapta kendine yer buldu.

Kısıtlı bir zaman diliminde yayına hazırlanan Yaşar Seyman Armağan Kitabı - Yerelden Evrensele Yolculuk adlı yayın, ‘armağan kitap’ edebi türü içinde yerini alabilmesi için, okurla yeterince buluşması gerekiyor. Tanıtımını yapıp değerlendirmeyi sizlere bırakıyorum. Yazar Yaşar Seyman’ın edebi kişiliğine ve eserlerine odaklanan bu edebiyat eleştiri yazılarının okurda arzu edilen yankıyı bulması dileği ile...

NOT: Ressam Can Ersal’ın, Yaşar Seyman’ın doğum günü için yaptığı portreyi kitabın kapağında kullanmak için desteğini aldım. Armağan Kitap, 17 Mart 2024 tarihinde Ankara’da değerli edebiyatseverlerin katılımıyla yazara takdim edildi. Ressam Serhat Diker tarafından yapılan sunuma, hazırlanan barkovizyon görüntüleri eşlik etti. Yazarın yeğeni yoga nefes meditasyon hocası Filiz Diker ise Yaşar Seyman'ın biyografisini sundu. Kitaba katkıda bulunan yazarların yanı sıra etkinlikte hazır bulunan Yaşar Seyman'ın dostları ve yakınları da yaptıkları konuşmalarla üç saat süren etkinliğe renk kattı. Yazar Yaşar Seyman gibi konuklar da duygusal anlar yaşadı.

 


[1] Bu noktada madalyonun diğer yüzünü de kısaca açıklamak gerekiyor: Kişilere ait bilgiler çoğu zaman çeşitli kurum ve kişiler tarafından rızaları dışında elde ediliyor, yazıları intihal sayılabilecek şekilde izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanıyor. Tıpkı X-ışınlarının icadı, telefonun kullanımı ve diğer birçok yeni buluş gibi internete erişim, olumsuz amaçlar için de işlevselleştiriliyor.

[2] Akademide katkı verdiğim Armağan kitaplar: Festschrift für Prof. Dr. Vural Ülkü zum 65. Geburtstag; Prof. Dr. Hüseyin Salihoğlu Armağanı; Festschrift für Kasım Eğit zum 65. Geburtstag; Prof. Dr. Yılmaz Özbek Armağan Kitabı [geniş bilgi için bkz.: nazireakbulut.com “Kitaplar”].

[3] Aynı tarihlerde VEKAM Ankara’da Prof. Dr. Gonca Gökalp Alpaslan yürütücülüğünde “Ankara’yı Anılardan Okumak” atölyelerinde Yaşar Seyman’ın Hüznün Coşkusu Altındağ adlı eseri, Gökçen Sena Kumcu ve Didem Gündü Bulut tarafından büyük bir ilgiyle incelenip 24 Mayıs 2024’te Ankara Bağ Evi’nde sunulur.

Nazire Akbulut

Prof. Dr. phil. Nazire Akbulut

"Adil davranmamak ve adaletsizliğe tahammül etmek ... Yapılan bir haksızlığa tahammül etmenin ne kadar yanlış olduğunu vurgulamak, bir haksızlığı dile getirmekten daha önemlidir. Çok az kişi haksızlık yapma kudretine sahipken, oldukça çok kişi haksızlığa göz yummaktadır." Bertolt Brecht

Yorumlar (0)

Nazire Akbulut
  • Henüz Yapılmış Yorum Yok

Bir Yorum Bırakın

Nazire Akbulut
captcha

Güncel Yazılar

Nazire Akbulut
Nazire Akbulut
Nazire Akbulut
Nazire Akbulut
Nazire Akbulut

Kapatmak için X butonuna basınız